Zihni Göktay genç bir tiyatrocu iken ve zorluklarla bu mesleği devam ettirmek adına her türlü fedakarlığı yapmasına rağmen sonuç alamaması sebebiyle artık umutsuzluğa düşmeye başlamıştır. Maalesef elinde çok fazla seçeneği de yoktur. Oyunlar çok düşük sayıda seyirci tarafından takip ediliyor ve buradaki tiyatrocular da ne yazık ki çoğu zaman umutsuzluğa düşerek tiyatroyu bırakma noktasına geliyorlardı.
Bu aşamadaki gençlerden biridir Zihni Göktay .Bir gün Kadıköy-Beşiktaş vapuru ile evine gitmek için yola çıktığında vapurda Hulusi Kentmen ile karşılaşıyor. Onun gibi tiyatroya yıllarca emek vermiş olan Hulusi Kentmen, dev bir figür ve örnektir doğal olarak.Tabii ki burada Yeşilçam’dan alışılagelmiş duyduğumuz enstantaneler gerçekliğini gösteriyor.Hiçbir kibir gösterisi yapmadan kendisine son derece nazik bir şekilde tiyatro çalışmalarından bahsediyor.Onun hevesli oluşunun hoşuna gittiğini anlatıyor ve ona tiyatroya başladığı ilk yıllardaki zorluklarından ve çektiği sıkıntılardan bahsediyor Hulusi Kentmen.
Zihni Göktay tiyatro konusunda, “Belki de o gün, o vapurda, Hulusi Kentmen ile karşılaşmasaydım çok büyük ihtimalle tiyatroyu bırakacaktım. Ama Hulusi Kentmen’in o heveslendirici konuşmalarından sonra yeniden 4 elle işime sarıldım ve çok güzel işler başardım.” şeklinde aktarıyor.
İşin ilginç tarafı, bu anının devamında yatıyor aslında.” 2017 yılında Halit Akçatepe vefat ettikten sonra cenazesinde çok büyük bir kalabalık vardı, insanlar neredeyse caminin avlusuna sığmıyorlardı. Mezarlığa gittiğimizde bile neredeyse ayakta duracak yer bulamıyorduk ve yaşım da ilerlediği için can havliyle o kalabalıktan kendimi kurtarıp, bir mezar taşından tutunduğumu hatırlıyorum. “diyor.” Kalabalık geçti, insanlar ayrıldı ve ben sonra kafamı çevirdiğimde tuttuğum mezar taşında Hulusi Kentmen ismini okudum. “diyor ve şöyle bitiriyor anısını,” Benim zor zamanlarımda her zaman Hulusi abi elimi tuttu.”
Önder Yıldız